16 Ekim 2009 Cuma

...


Öncelikle bloğu düzenli takip edenlerden bu planlı olmayan ara için özür dilemem lazım. Hiperaktif veya ilgisi kolay dağılan biri değilim. Ama Winamp'ında yaklaşık 2 ay boyunca Videotape'den başka bi şey dinlememiş ve bunun gibi birçok vaka yaşamış biri olarak , insan dışında, sevebildiğim ve yeni keşfettiğim herhangi bir şeye karşı zaman zaman obsesif olabiliyor, gözüne ışık tutulmuş Hugh Hefner gibi olduğum yerde kalabiliyorum. Detaylara ilerde ineriz elbet. 

Biz yokken de gündem yoğundu tabii. Fatih Terim ile ilgili, daha doğrusu aşattığı süreç ve karşılıklı iki yüzlülük hakkında bi şeyler yazmak istiyordum Ermenistan maçının ardından. Lakin, pazartesi yapacağı konuşmayı beklemeye karar verdim...

Enfes bir Peru maçının ardından, sıkıcı bir Uruguay maçı izledik. Ben, adamım Forlan'ın, Diego'yu üzeceğini tahmin etmiştim maç öncesinde ama hem Arjantin hem de Uruguay hayal kırıklığına uğrattı beni. (2010'da her türlü Meksikalıyım).. Bi de maçı izlerken aklıma Messi geldi bol bol. Şu takım 2010'a gidemeseydi eğer, bizim Hidayet'e yaşattıklarımız, Arjantinlilerin Messi'ye yaşatabileceklerinin yanında sitcom gibi kalırdı heralde. 

Bu arada yerli kaynaklarda pek göremedim ama FC Barcelona, başkanlık seçimleri öncesi katalan gazetesi El Periodico'nun haberi ve ardından bunun önce yalanlanıp ardından kabul edilemesi ile fena karıştı. Habere göre genel direktör Joan Oliver, kulüpteki 4 başkan yardımcısını hakkında rapor hazırlamak için özel detektif tutmuş. Barçagate adı verilen bu durumla ilgili de daha detaylı bir yazı yakında burada olacak. 

Hiç yorum yok: