16 Temmuz 2009 Perşembe

23>14+9

Fenerbahçe’nin bitmek tükenmek bilmeyen tartışması, Semih Fenerbahçe’de ilk onbirde oynamalı mı? Yedek mi kalmalı? Şahsen ben Semih’in 2007-2008 sezonunda ligde çoğu sonradan oyuna girerekten attığı 17 golle bu tartışmaya son noktayı koyduğunu düşünmüştüm, hatta Kezman’da benimle aynı düşünüyormuşki, artık ilk onbire giremeyeceğini anlayınca apar topar bavulunu toplayıp Fenerbahçe’den kaçıp Fransa’da Parc des Princes’in yolunu tuttu. Gol krallığı artı Avrupa Şampiyonası’ndaki çok klas oyunundan sonra birçok Fenerbahçe’li ilk onbiri yazarken Roberto Carlos, Lugano, Volkan ve Alex’in yanına Semih’i de ilk onbirin değişmezi olarak yazıyordu. Ama bu meltem havası kısa sürdü ve Matadorların gol kralı Guiza gelince yerini matem havasına bıraktı. Biz Okçuyu Semih’in partneri olarak düşünürken, Dede onu Semih’in yerine koydu, Semih’i de tapu kadostralı sahibi olduğu yedek kulübesine sağdan dördüncü koltuğuna gönderdi. Fakat artık tesadüfmüdür, takdir-i ilahi midir bilinmez ama Okçu kaçırdığı kaçırılamayacak, ‘hatta ben olsam ben bile atardım bunu’ denilecek pozisyonlarda elini ayağını birbirine dolaştırıp golleri kaçırınca, basın, taraftar ve yönetim baskısıya Dede formayı Semih’e vermişti, gerçi başlngıçtaki iyi performansına uzun sakatlık dönemi etkilenince ligde geçen sezonu 7 golle kapatmıştı.

Sonrasında yaz tatili, futbolsuz iki ay nasıl geçecek derken, dünkü hazırlık maçıyla futbolsuz yaşamımız son buldu ve tekrar takımımızı takibe başladık. Dün akşam bir kez daha gördümki Semih her ne kadar komple bir forvet olmasa da, Fenerbahçe’nin Daum’la başlayan 6yıllık 4-4-Alex-1 taktiğinin ilerdeki tek ve en iyi oyuncusu Semih’tir. Topu çok iyi saklayarak, Alex’le oynaya oynaya Alex’ten aldığı oyunu okuyabilme ve pas atabilme becerisiyle, attığı ve attırdığı gollerle takımın hücumuna pozitif katkısı gerçekten tartışılmaz. Her ne kadar dün akşamki rakip Fenerbahçe’yle mukayesede edilemeyecek dahide olsa, edilse edilse ancak bizim bloğun çıkaracağı halı saha takımıyla mukayesede edilebilir olsada, Semih’in pozitif oyunu, iki golü ve işindeki profesyonelliğiyle ciddiyeti için kutlamak gerekir. Ama yaptığı doğrumudur orası tartışılır… Yıllardır hep bu yanlışı yapıyor, halbuki şimdi bu sıcakta deniz kenarlarında gezip, Bodrum sahillerinde fink atmak varken, orda arkadaşlarıyla kampa katılıp maçlarda oynayıp attığı goller onun eksi hanesine kocaman yazılmaya başladı bile, biliyoruzki her zamanki gibi onun marka değeri (ehh hiçbir evli, nişanlı ya da sevgilisi olan erkek eşinin, nişanlısının veya sevgilisinin arkasında kendi adından başka bir Türk erkeği ismi olan ‘Semih’ yazan forma aldırıp giydirmeyeceğine göre) gelen yabancı forvetten daha düşük olduğu için ve forvetteki stepnesi gibi ‘ben 30temmuza kadar Mallorca sahillerinde tatil yapacağım, o yüzden kampa falan gelmem, anca size kartpostal atarım’ demediği için ilk onbirdeki yeri ve formasını bu sezonda kaptırdı (sadece Almanya kampında ilk onbir garanti). Ehh ne diyelim, şimdiden Semih’e yedek kulübesinde Allah sonsuz sabır versin, hatta en iyisi kendine bir iPod alsın, Servet’ten de mp3 playlistesini kopyalayıp koltuğunda onu dinlesin bu sezon.

1 yorum:

M.T dedi ki...

Guiza'nın fotoğrafı fotomontaj kokuyor sanki.