27 Eylül 2009 Pazar

Galatasaray 1-1 Eskişehirspor : Maç Değerlendirmesi


Açıkcası öncesinde bir hafta bilinen sakatların dışında tüm takım olarak antrenman yapabilme fırsatı bulmuş diri Galatasaray'ın Eskişehirspor'u, geçen senenin de hesabını kesmek isteyeceğini düşündüğümden olsa gerek, bol gol pozisyonlu ve keyifli bir maçın ardından farklı mağlup etmesini bekliyordum kendi adıma. Hatta bunların üzerine bir de Rıza Çalımbay'ın çıkarttığı kadroyu görünce daha da bi sevinmiştim.

İkinci yarıda yenilen talihsiz gol olmasa ve maçın sonlarında bir kaç daha gol bulup yine farklı galip gelsek dahi; takımın hem dinlenip hem de birlikte çalışma fırsatı bulduğu bu periyotta geçen haftalardaki söküklerini hala dikememesinin getirdiği ufak bir hayal kırıklığı olacaktı bende. Tabii ne ben bu işin uzmanıyım, ne de ligin 26. haftasındayız. Burda sadece hissiyattımdan bahsediyorum sevgili blog. Bi de aralık ayında askere gidicem. Bendeki sabırsızlık, biraz da burayla alakalı olabilir..

Bunun dışında oynana oyun olarak farklar tabii ki vardı ama bunu Nonda - Baros  seçimi ile alakalı olarak görüyorum biraz. Top 2. bölgedeyken Nonda'nın varlığı, önceki değerlendirmelerde sık sık değindiğim o kopuk görüntünün oluşmasını engelliyor.Galatasaray topu karşı yarı sahaya çok daha rahat yıkabiliyor. Ama bu aynı zamanda da oynanmaya çalışılan hızlı oyunu sekteye uğratıp, top 1. bölgeye geldiğinde verimlilik ve hız ekseninde sıkıntı yaratıyor. 

Topal - Sarp ikilisini uzun uzun anlatmaya gerek yok. Bugün işin savunma kısmında ellerinde geleni yaptılar, Eskişehirspor'un bir tane bile net pozisyonu yoktu. Hücum ve savunma hattında kurmaları beklenen köprü yine sahada yoktu ama bunun dışında Topal'ın sarı kart gördüğü pozisyon dikkatimi çekti ki aynısını maç içinde iki defa Sarp'ta yaptı. Eskinin futbolcuları, şimdinin yorumcuları bu tip pozisyonları, fizik olarak yorgunluğun reflekssel dışavurumu olarak  yorumlarlar. Linderoth için bi şey diyemiyorum ama Ayhan'ın gelmesi bu anlamda da o bölgeyi rahatlatacaktır.

Ayrıca Topal - Sarp ikilisi eleştirilirken Galatasaray'ın kadro yapısı biraz göz ardı ediliyor gibime geliyor. Zira bugun Nonda'nın yerine Baros'u koyarsak, önde oynayan 4'lüden sadece Arda'nın ayağında top tutabilip, saklayabildiğini unutmamak gerek. Keita ve Baros yapı olarak top ayaklarına geldiğinde hamlelerini bekletmeden yapan oyuncular. Durum böyle olunca Arda da ayağında gereğinden çok daha fazla top tutmak durumunda kalıyor. Bugün normalde bekletmeden vereceği birkaç pozisyonda geç kaldı bu alışkanlık yüzünden. 

Kasımpaşaspor maçının yazısını, çoğunluğun maçın en kötüsü olduğu konusunda hemfikir olduğu Caner hakkında, ki bence bugün tercih edilmemesinin sebebi rakibin oyun yapısıdır, "Savunmada biraz savruk bir görüntü çizse de Caner'in Galatasaray hücumuna getirdiği ve getirebileceği güzellikleri görmek güzeldi. " cümlesiyle bitirmiştim. O maçta 50-60 metre mesafeli atabildiği oldukça isabetli uzun toplar, Kewell ile olan uyumu çok hoşuma gitmişti. Umarım bu maç, o tip pasların ne kadar önemli olduğu daha iyi anlaşılmıştır.

Şu dakikadan itibaren 1 Ekim'deki Sturm Graz maçında sahaya konulacak futbolu daha çok merak ediyorum. Zira hiçbir zaman gelen galibiyetlerin ve başarıların ardından, hatalardan ders alabilme yetisine sahip olmadık. Graz maçı, teşhisin daha net yapılabilmesini sağlayabilir.

Hiç yorum yok: