15 Eylül 2009 Salı

Kral Kenny & El Nino

Liverpool F.C adlı çınarın gölgesinde büyümüş, zamanla sadece kulüp için değil dünya futbolu adına da efsane olmayı başarmış topçular çoktur. John Benjamin Toshack, John Barnes, İan Rush, Robbie Fowler, Alan Kennedy, Bruce Grobbelaar, Steven Gerrard, Sami Hyypia, Roger Hunt, Ian Callaghan, Phil Neal, Gerry Byrne, Jimmy Case, Graeme Souness, David Fairclough ve nice nice koçyiğit.. Şüphesiz hepsi Anfield'da çok sevildi. Ama Kop'un sadece bir kralı vardı. O kral, Kenny Dalglish'ten başkası değildi.  

71' de Bill Shanky'nin 35 bin sterline transfer ettiği Kevin Keegan, 77 yılında Hamburg SV'ye 500 bin sterlin karşılığı transfer olurken, Liverpool Celtic'den, o güne kadar  204 maçta 112 gol atmış, Dalglish'e 440 bin sterlin vererek İngiltere'de dönemin transfer rekorunu kırıyordu.Takıma katılan İskoçla beraber Liverpool; 6 lig, 3 avrupa kupası sahibi oldu.  Buna 78 yılında Wembley'de oynanan Avrupa Kupası finalinde Club Brugge karşısında maçın tek golünü atarak, kupayı alan ilk ingiliz ekibinin Liverpool olma şerefini tattırmasının yeri ayrıdır.

Yanılmıyorsam Nisan ayından itibaren tekrar kulüp bünyesinde çalışmaya başlayan Kenny The King hakkında bir kaç anektoda da 25'lik Fernando Torres'in çıkardığı kitabında rastlamak mümkün. 

Sonuçta benimle aynı yaşta olan bi adamın otobiyografisini almak gibi bi girşimim olmadı tabii ama Miror sağolsun. İki kısım yayınladılar şimdiye kadar. İlk bölümde Ada'ya uyum problemlerinden bahsetmiş, ikinci bölüm ise Dalglish hakkında çok şey anlatıyor. Bu yaşta Kitap çıkarma furyasına hiç bir anlam veremesem de zaten çok sevdiğim Torres'i daha da bi sever oldum. 

İki cümle atıyorum aşşağıya. Rezil etmemek için de hiç çevirmeye kalkmadım.

"You can only ever be a legend in someone’s mind. So long as you never become a legend in your own, there’s no problem. People want to pigeon-hole you, Fernando: they want to label you, rank you, judge you and compare you to others. But all that really matters is that you are yourself."

“I’ll never forget the last piece of advice he gave me, as we were leaving the restaurant. Just as he went out of the door, the greatest player in the history of Liverpool turned to me and said: ‘Fernando, Liverpool is a special club with special fans. They love those players who love wearing their shirt. But they’re not stupid: they know when players mean it and when they don’t; they know when it’s just for show – when a player kisses the badge and all that. They love to identify themselves with the players out on the pitch and I think they’re going to identify with you very, very easily.’  What an honour.

Hiç yorum yok: