21 Ağustos 2009 Cuma

FC Sion:0 - Fenerbahçe:2


Sezon başından bu yana izlediğim en sıkıcı resmi maç olmasına rağmen, dün gece beni tek mutlu eden şey artık favori çıktığımız Avrupa maçlarında almamız gereken sonuçları almamız oldu. Oyun olarak iki takımda ilk 15dakikayı birbirini tartarak geçirdi, rolantideki oyunda ilk etkili şutumuzu 24.dakikada Roberto Carlos çekti, 3 dakika sonrada Deniz'in arka adale çekti (Deniz'de gerçekten bir talihsizliktir gidiyor, tamam kapasitesi sınırlıda olsa, elinden geldiğince birşeyler yapmaya calışıyor, ama ne zaman formasına kavuşsa başına böyle bir sakatlık geliyor ve önce tedavi, sonrasında da yedek kulübesinin yolu gozüküyor). 35.dakikada ise Guiza en iyi yaptığı iş olan aşırtma vuruşunu yaptı, fakat son anda kalecinin parmaklarına çarpan top kale önünde savunma tarafından çıkarıldı. İlk yarının sonunda gelen gol ise organizasyon bakımından tek kelimeyle muhteşemdi. Kazım'ın beklemeden yaptığı ortayı, Guiza Alexvari bir şekilde göğsüyle Dos Santos'a indirdi, o da tek vuruşla kalecinin sağından topu ağlara gönderdi (maçta Guiza'nin yaptığı en olumlu hareketti, belirtmeden geçmeyelim dedim). Bu arada Fenerbahçe'nin hücum gücünü olumsuz etkileyen unsurlar olarak Christian'in çok fazla defans içine gömülüp, orta saha çizgisinin ilerisini mayınlı bölge olarak görmesi, iki bekin çok fazla ileri çıkmaması ve Deivid'in yaptığı her harekette Alex'i aratması olarak sayabiliriz (ki Deivid tartışmasız maçın en kötüsüydü).


İkinci yarı ise Sion biraz bastırır gibi gözüküp, 1-2 pozisyona girsede (ki bundaki en önemli etken defanstaki yeni transfer! Lugano'nun maç eksiğine ve 2aydır gitmek isteyip son anda zoraki sözleşme imzalamasına rağmen, hiç birşey olmamış gibi ilk onbirde oynatılmasıydı), Fenerbahçe 5-6net pozisyonu harcayarak ikinci yarı büyük farkı kaçırmıştır. Oyuna giren Semih'in iyi performansı kuşkusuz Fenerbahçelileri en çok sevindiren olay olmuştur. Bu arada sanırım Aziz Başkan'ın yaptırdığı büyü bozuldu ve tüm camianın geçen sene kabusu olan Guiza eski günlere dönüp saç baş yoldurmaya başladı bile. Kaçırdığı gollerden, özellikle boş kale varken direğe çarptırma başarısı gösterdiği pozisyon (ki bence Nike bir reklam da kendisiyle çekmeli, direğe top vurdurmada en az Ronaldinho kadar başarılı olduğunu ispatladı) sonrası stadta gurbetçilerimizden, ekran başında bizlerden yemediği özlü söz kalmadı. Tavsiyem şudur ki taraftarlar olarak birleşip kendisine 2haftalık bir Mallorca tatili hediye etmemiz, son tatil yaramıştı...




Son paragrafıda Dos Santos'a ayırıyorum: ben bu adamı gerçekten çözemedim, sanırım 6 yıldır bütün rekor istatistiklerine rağmen hep tartışılan Alex'ten sonra Fenerbahçe'ye 2. bir Alex daha geldi.




Oyun içinde defansif anlamda hiç gözükmeyip, hiçbir defansif organizasyonda elini taşın altına koymazken (tabi arkasındaki emektar Roberto Carlos'a pek fazla yardım etmediğinden zorlu maçlarda sol kanatta problemler oluşabileceği kanaatindeyim), topu kaleye yakın, tehlikeli bölgede ayağına aldığında çok rahat gol atabilmesi kendisinin tipik Alex karakteristik özelliklerine ve stiline sahip olduğunu gösteriyor. Sanırım Alex'ten sonra oyun içinde hiç gözükmemesiyle medyamızda en çok tartışılacak oyuncu olacak, bir kısım onu yere göğe sığdıramayacakken, diğer kesim yerden yere vuracak. İzleyip göreceğiz...



Hiç yorum yok: