Bazen rakip takım öyle bi gol atar ki, Can Yücel'in sinkaflı şiirlerine benzer istemsiz ,refleks olarak alkışlarsın.. Dün Antep'in Julio Sezar ekolünün son temsilcisi , sanıyorum, El Cordobezlerin üçüncüsü öyle bi gol attı ki 70 Galatasaraylı'nın arasında tamamen istemsiz ayağa kalkıp alkışladım golü.
Maçı izlemeyenler 3-2'lik skoru görünce keyifli bi maç kaçırdıklarını düşünüp, üzülmesinler. Daha çok orta saha mücadelesi şeklinde geçen, bol pas hatalı ama bol çekişmeli vasatın biraz üzerinde bi maç izletti iki takım. O sıcakta bundan iyisi olmazdı zaten. Malum bizim takımın cephesinde gndemin başında sistem mevzusu var. Takım hakkında konuşmaya 4-3-3, 4-5-1, 4-2-3-1 gibi çeşitli varyasyonlar üzerinden çıkıyor haliyle birçok insan. Misal 4-3-3 ile 4-5-1 arasındaki fark, aslında tamamen sağ ve sol açıkta oynayacak oyuncunun vasıfları ile ilgili bi konudur. Sol uçta Aydın oynarken, Sağda İleri 3'lü yapısına uygun bi Keita sahada olsa bile 4-3-3'den bahsetmek zor. Dün'e gelirsek Arda'ya verilen rolden ötürü "4-2-3-1 " en akla yatan varyasyon olarak geliyor. Belirtmek istedim sadece. Rijkaard'ın da dediği gibi " fazla takılmamak " lazım...
Muhakkak havlu atmış Netanya ile aç,arzulu Antep arasında büyük fark var. Bu bi kenarda dursun. Çünkü tek fark bu deil. Bana göre dünkü kopuk, oyunu Antep tarafına yıkamayan Galatasaray'da As olarak başlayan Sabri, Zan, Sarp ve Aydın Neskeens'in bahsettiği kısa ve yerden oynayan, topu gezdiren özellikte oyuncular değiller. Uğur Uçar, E.Güngör, Linderoth ve Kewell'dan hiç değiller. Mesela genelin aksine Sabri'yi her şeye rağmen rotasyonda yararlı bulur, severim.. Malcom'un kardeşi Reese gibi severim.. Hatta yeri gelir Dewey gibi severim... Ama önünde yine bu kurguya henüz hazır olmayan Keita ile oynayınca Bek oynayan Olcan Adın karşısında bile etkili olamamasının nedeni Keita'nın arkadan Uğur gibi oyun bilgisi çok yüksek bi oyunc tarafından desteklenmemesidir.
Mustafa Sarp'ın kesici ve durdurucu özellikleri oldukça iyi. Baskı gelmeyince topu oyuna sokması Ayhan gibi birz yavaş olsa da idare eder. Ama baskı geldiği an Dan dun oynaması dün takımın ritmini bozan en önemli unsurdu. Bana göre arkasında Güngör ile Uçar'ın olduğu bir defans ile sırıtmadan oynayabilir.
Diğer bi dikkatimi çeken hadise de duran toplarda reboundların alınamamasıydı. Böyle kaybedilip bize atak olarak dönen 6 pozisyon saydım ki Galatasaray'ın önceden böyle bi alışkanlığı olmaması beni endişelendirdi biraz.
Bunun dışında Arda ve Aydın içinde bi şeyler söylemem lazım. Arda, orta ikiliden kopuk oynadı, ama bu görevin Rijkaard tarafından ona verildiği çok belliydi. Neticede aynı Netanya maçındaki Aydın gibi saha içinde etkin olmadan etkili oynadı. Rolü, mantalitesi ve saha içi ve dışında sorumlulukları değişen biri için kısa sürede bu büyüme beni çok heyacanlandırıyor. Aydın ise dün verdiği 3 gol pasından veya girdiği bir pozisyondan yararlansa bugün yapılan eleştirilerin hiçbiri yapılmazdı. Dün iyi değildi. Belki Arda'ya serbest görev verilmese daha iyi oynayabilirdi.
Maç sonu Rijkaard'ın herkesi soyunma odasının önünde beklemesi, herkesi tebrik etmesiyle maç sonu oluşan soru işaretleri yerini umuda bıraktı. hehehe
Not: Bu arada pazar gününe kadar yine uzakta olucam, o yüzden yazılar haliyle gecikecek, postlar azalabilir. Ama azalmaya da bilir. Süprize açık ama ben risk almayıp alt oynayın derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder