Belki yanlış anlaşılacağım ama yine de söylemezsem içimde kalacak. İnsanoğlundaki popülere olan ilgi, sevme zorunluluğu ciddiye alınması gereken bi hastalık. Bu yüzden futbol seyircisi olduğunu sanıp, aslında sadece çoğunluk psikolojisnin esiri olan insan popülasyonunun yanında ülkemiz gibi bu sporun popüler olduğu, sevmeyen erkeğe bi garip bakıldığı yerlerde futbolla ilgilenmeyen adamlara çok saygı duyuyorum.
Tabii örnek sadece ülkemizle sınırlı kalmıyor, en güncel ve hayvani örneği İngiltere. Son Manchester United - Arsenal maçından sonra Arsene Wenger, takımın sezonu kupasız kapaması sonucu özellikle taraftar forumlarında ölçünün kaçmasından sonra " Bazen katilmişim gibi hissediyorum " benzeri bi açıklama yaparak, hayal kırıklığını belirtti. Üstüne de Real Madrid söylentileri çıkınca bugün taraftarıyla, yönetimiyle bir bütündür arsenal desteği geldi.
( Arsenal'da herkes gider, bu mont kalır )
Bir takıma suni bağlı olma zorunluğu hissediyorsanız şampiyonluk, kupa gibi somut sonuç içeren başarlar kişi için esas kriter olabilir. Belki yanlış bi tespittir bu ama kulübü ile aşk yaşayan taraftarı altyapıdan çıkan futbolcu kadar hiçbişey heycanlandırmaz. Ama taraftarlarında hakkını yemeyelim, altyapıdan neredeyse hiç İngliz çıkmaması, çıkan çucukların da sirkülasyonu sağlama amacıyla elden çabuk çıkarılması taraftarın, genç oyuncularla arasında bağ kurmasına engel oluyor olabilir. Yine de " Wenger istifa " demenin bi nebze empatik bi tarafı olsa da mantıklı bi tarafının olmadığı aşikar.
Mantık demişken, Florentino Pérez ile Arsene Wenger'in birlikte çalışma ihtimali, Yılmaz Erdoğan'ın bi şiirini hatırlatıyo sanki.
Son olarak Adebayor kesin gidici gibi. Adaylar Milano'nun iki devi ile Real Madrid.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder