13 Mayıs 2009 Çarşamba

Türbülent 3 : Rise Of The Sivasspor


Önce ortadaki somut gerçeklerden başlayalım, Sivasspor - Mecnun Odyakmaz - Bülent Uygun isimleri yapılmayanı yapmışlar, 4 yıllık süreçte anadoludaki diğer klüplere model olabilecek kıvama getirmişlerdir Sivasspor'u.

Takımdaki Hayrettin, Abdurrahman, Musa Aydın, Sezer ve Mehmet Yıldız gibi yerliler ve Petkoviç, Blica, Muhammet ,Balili ve Kamanan gibi adamları bulabilmek ve daha önemlisi bu oyunculardan randıman alabilmek bile Bülent Uygun'un kaliteli bi teknik adam olduğuna kendi nazarımda yeterli kanaati sağlar.

"Rakip analizi " kalıbını, bügün önüne mikrofon uzatılan bi anadolu takımı teknik direktöründen duymazsam kendimi küçük ibo klibi çeken yönetmen gibi evrene karşı yabancı hissediyor,titremeye başlıyorum.Öyle pis bi terim olmuş artık. Sivas özeline gelirsek, takımı biraz takip edenler sadece orta saha-hücum hattı rotasyon ve dizilişinin değil, takımın oyun anlayaşının da hemen hemen her maçta değişiklik gösterdiğini gözlemlemişlerdir. Bu esnekliği uygulayabilmek ve iyi düzeyde verim almak zor bi hadise. Bu arada Hadise'nin de sivaslı olduğunu ekleyip örövisyonda donunun göründüğünü belirtelim. (kırmızı)

Yerden kalkmasını bilmek, o görünmeyen mental duvarı aşmak, konu hangi takım sporu olursa olsun çok nadir görülen bi durumdur. Anadolu takımları bizim ligimizde böyleyken 4 büyüklerde avrupa arenasında bu yüzden anadolu takımıdır. Hatta en basit örneği 2 yıldır Beşiktaş ve Fenerbahçeyle karşışan FC Porto. Oynadıkları topu gördük oynanan 4 maçın 3'ünde iyi olan taraf bizdik ama 2 yılda da onlar çeyrek final oynadılar.

Ligimizin de demirbaşlarındandır her sene yükselişte olan bi iki anadolu takımı. Çoğu zaman 4. ile 6. arası bi potaya oynasalar da bazen çıkar ilk üçü zorlayan takımlar.Sivasın diğerlerinden farkı ise gerçek anlamda yıldız anlamda bir iki topçu yerine iyi ve olgun topçulardan oluşmuş bir kadro olması.Açıkcası geçen sene yaklaşılan şampiyonluğun, futbolcularda ya göt kalkıklığı ya da hayal kırıklığı yaratacağını ve her iki durumda da çöküşün kaçınılmaz olacağını düşünmüştüm.  Sezon başındaki intertoto faciası bu düşüncemin pekişmesine yetti de artmıştı. Kaldı ki ilk yarının sonunda yine bi kopar gibi oldular. Ama camianın içlerindeki büyük çoğunluk, yerden kalkmayı bildi ve o büyük duvarın önündeki bi engeli daha devirdi.Yalnız yine de bi kısmının hala şampiyonluğa inanmadığı Gaziantepspor maçındaki açıklamalardan belli oldu..

Sivasspor bi gün şampiyon olup ta şimdiden çatlattıkları o duvara kafasını sokar mı bilemiyorum.Sokmasını ister miyim? açıkcası onu da bilemiyorum. Her ne kadar gelebilecek şampiyonluğun ligde çok şeyi değiştireceği gerçekte olsa,rüyalarıma devamlı asker selamı durup, her hafta yurda seslenebilecek bi frankestein giriyo,korkuyorum

Aslında postun sonunda Bülent Uygun'a ayrı bi paragraf açmak istiyor,girişimci kişiliğinden, ayaklı türk islam sentezliğinden, proje insanlığından dem vurup,  selamları, vecizeleri, şiirleri,gündem yaratan birbirinden çarpıcı dosyalarıyla bayaa bildiğin telegol havası estirmeyi düşüyordum ama şimdi gel gömelim bunların hepsini tek posta desek sığmazsın sevgili Bülent.

Ama Korkma; 
Önce Toprağa Gideceksin, 
Sonra Sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, 
Ordan çiçeğin özüne ulaşacaksın, 
Sonra Çiçeğe bir Arı konacak, 
Belki, Belki, 
O Arı Maya Olacak ...

Hiç yorum yok: