15 Mayıs 2009 Cuma

smokiiiiin' !!



İnsan evladının beyninin %1'inin yaratıcı kısmının en aktif çalıştığı zaman aralığının 0-12 yaş olduğunu biliyor muydunuz? Öğrenin o zaman.

Küçüklüğünde kendine özellikle spor aktiviteleri esnasında kullanmak üzere kahramanlar, idoller biçmemiş adamın alnını karışlarım. Kendisine megaloman mısın olum sen derim sonra sakinleşir gönlünü alırım. Ben kendi adıma her durum için değişik kahramanlar belirlemiştim.
Televizyonda Transformers varsa Optimus Prime olur, robot dansının temellerini atardım, Şirinler başladığında kanal değiştirirdim, Dragon Ball başladığında geri açardım. Aşağı inip iki top atayım dediğimde futbolsa Goran Savicevic (ne sandın?), basketbolsa Grant Hill (Michael Jordan değil diye şaşırdın mı?), masa tenisiyse herhangi bir Çinli (hepsi aynı), badminton ise kendim olurdum.

Söyleyeceğim odur ki, bu adam yukarıda belirttiğim yaş aralığında kendine kimi örnek aldı bilmiyorum ama Allah vergisi mimik ve hareket yeteneğiyle komedi dünyasının en kral üyelerinden biri oldu. Evet doğru bildiniz zaten yukarıda da fotoğrafını koymuşuz, Jim Carrey.
Sıkıcı kronolojik bilgilere boğulmak, ilk defa ne zaman yatağına işedi tarzı bilgiler vermek yerine kendisinin izlediğim filmleri sayesinde hayatımda yarattığı derin etkiyi özetlemek isterim.


Eternal Sunshine of the Spotless Mind: Filmin ismi uzun diye kötüdür aga deyip geçmeyeceksin. Bir de ortada sevgi varsa teknolojiymiş, bilimmiş, yok ben senin hafızanı silerim de bilmem ne bunlar hikaye. Sevin, sevilin, hayatın tadını çıkarın.
Ace Ventura:
Götüyle gülmek diye bir şey var gerçekten.
The Mask:
they call me cuban pete, i'm the king of the rumba beat, when i play the morracas i go chick-chicky-boom chick-chicky-boom.
Truman Show:
İnsanın mahremiyetine saygı göstereceksin.
Liar Liar:
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
23:
Jim Carrey sadece bir komedyen değil aynı zamanda depresyon soslu romantik filmlerin yanı sıra gerilim filmlerinde de başarılı performanslar ortaya koyabilir, ama film boktan.
Yes man:
En son bunu izlediğim için midir nedir, çok etkilendim aga. Her şeyden kaçan; hayatın tadının tuzunun 300 filminde Leonidas'ın karın kaslarını seyretmekte olduğunu sanan, bundan mütevellit en yakın arkadaşlarının bile kalbini kırdığını bile bile bunu umursamayan bir adam tek bir kelime sayesinde yaşamanın aslında ne kadar güzel bir şey olduğunu anlıyor ve bu kelime "evet". Her şeye "evet", "tamam", "oldu", "yaparım" diyerek ne kadar mutlu olabilirsin? Zorunda olduğun için "evet" demekle gerçekten istediğin için "evet" demek arasındaki uçurumun derinliğini "taş atıp ses gelmesini bekleme deneyi" ile ölçebilir misin? Karma diye bir şey harbiden var mı? İyi şeyler yaparsam harbiden başıma iyi şeyler gelir mi? Korece öğrenmek ne kadar faydalı? Jim Carrey komedinin sadece osurup sıçmak olmadığını, duyguyu da alttan alttan vermek gerektiğini daha ne kadar başarılı bir şekilde anlatabilir? Bu ve diğer bütün soruların cevaplarını bulabilirsiniz bu filmde. Bunu okuyun ve atın kendinizi dışarı, "acaba yapsam mı yapmasam mı?" diye 2 defa düşünmeyin, 1 defa düşünün, güvenliği elden bırakmayın ama o hep yapmaktan kaçtığınız şeyleri yapın. Ortada hala ne skim olduğu hakkında sürekli atılıp tutulan, "böyle yaparsak kesin buluruz abi" diye yola çıkıp, uğruna milyar euroluk aletleri sadece 2 saat çalıştırıp sigortasını attıran (evet büyük hadron çarpıştırıcısından bahsediyorum, yıllar yılı diş fırçaları araştırmalarından kazanılan paralar buna mı yatırılmış?) bir evren var ve bu evrenin bir akışı var abi, bu var. Bırakın kendinizi, önce filmi izleyin bi' ama.

Bruce Almighty: Tanrıcılık mı oynamak istiyorsun? İnan bana istemezsin, ayrıca özgür iradeye karşı gelemezsin.

İlk aklıma gelenler bunlar. Man on the moon'a girmedim, Batman Forever'dan utanç verici olduğu için uzak durdum, Cable Guy sayesinde karaokeyi sevdim.
Bu arada Jim Carrey 17 Ocak 1962 Kanada doğumludur.

Hiç yorum yok: